Türkçe Sevgisi

M. Kemal ATATÜRK’ de  “ Milli his ile dil  arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin  inkisafında başlıca müessirdir”, diğer bir konuşmasında da “Türk milleti demek,  Türk dili demektir” diyor.

Milli kimliğin, ortak bilincin ve var oluşun  birinci derecede temsilcisi ve taşıyıcısı olan dil, bu özelliği dolayısıyla,  toplumları millet haline getiren değerlerin başında gelir. Varlıklar arasında  eski bilgi – yeni bilgi ilgisini kurarak bir tarih ve gelenek oluşturan tek  varlık insandır. Tarihi ve geleneği olan insan ayni zamanda şuur ve değer  sahibidir. Değerler insanları bir arada tutar, şuur ise bunları fark etmemizi  sağlar. Bütün bu olguların oluşması, taşınması ve anlaşılması da ancak dil  yoluyla mümkündür. Zira dil ve dili kullanabilme yeteneği insanın ayırt edici  bir vasfıdır. Ünlü alman düşünürü Hamman, “akıl, anlama sürecinin bütününden  oluşan bir şeydir. Ama anlama dediğimiz şey ancak dil ile gerçekleşir. Dil  olmasaydı akıl da olmazdı. Dil aklin hem organı, hem de ölçütüdür” diyor. Bu  sözler, dil ile bilme, anlama, anlatma yani farkında olma arasındaki ilgiyi  bizlere açıkça göstermektedir.

M. Kemal ATATÜRK’ de  “ Milli his ile dil  arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin  inkisafında başlıca müessirdir”, diğer bir konuşmasında da “Türk milleti demek,  Türk dili demektir” diyor.

Türk milletinin varlığı ve devamlılığıyla  doğrudan ilgili olan Türk dili, tarihin çeşitli dönemlerinde değişik  tehlikelerle karşı karşıya kalmıştır. Bunun ilk örneğini Bilge Kağan  yazıtlarında görüyoruz. Bilge Kağan “Türk Beyleri Türk adlarını terk etti, Çin  beyleri ise Çin adlarını kullanarak Çin milletine hizmet ettiler” diyor.  Selçukluların Farsça’yı resmi dil yapması ve Türkçe’ yi devlet dili olarak  kullanmamaları Türkçe’nin tarihte karşılaştığı en talihsiz olaylardan biridir.

Tarih içinde Türkçe’nin karşı karşıya  kaldığı olumsuzlukları görmezden gelen aydınlar olduğu gibi, onlara karşı çıkan  ve Türkçe’yi yaşatmaya çalışan aydınlar da olmuştur. Kaşgarlı Mahmut,  Karamanoğlu Mehmet Bey, Ali Şiir Nevai, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Şemsettin  Sami ve nihayet M. Kemal Atatürk bu aydınlardan ve devlet adamlarından  bazılarıdır. Türkçe bu şuurlu ve vatansever aydınların çabaları ile günümüze  taşınmış ve yaşatılmıştır.

Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre her  on beş günde bir dil yok olmaktadır. Küresel güçlerin, küresel değer ve  yöntemleri karşısında milli kimliğini ve varlığını korumak isteyen her toplum  öncelikle diline sahip çıkmalı ve onu yasatmaya çalışmalıdır. 

Dili toplum yapar ve yaşatır. Ancak dilin  toplum içinde yasayabilmesi için işlevsel olması, edebiyat, bilim, din ve sanat  dili olarak kullanılması gerekir. Dolayısıyla bu konuda birinci görev ve  sorumluluk aydınlara düşmektedir.

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

Tokat Turhal Turhal Şeker Fen Lisesi

Yorumlar (0)
Resimsiz
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)