Okul Müdürümüz Cihat Demirin Öğranci Aile İlişkisi Adlı Makalesi Yayımlandı

ÖĞRENCİNİN BAŞARISINDA AİLENİN ROLÜ

 

Motivasyon, insanın istek ve ihtiyaçlarının farkına varması ve bunları gerçekleştirmek için harekete geçme eğilimine girerek gerçekleştirmesidir. Motivasyonu olumlu ya da olumsuz olarak etkileyen unsurlardan bir tanesi de ailedir. Aile, farkında olarak ya da olmayarak, gencin isteklendirme düzeyini etkiler. Bu etkileme olumlu yönde olabildiği gibi zaman zaman olumsuz yönde de olabilir. Aslında hiçbir anne ve baba, bu kadar önemli bir dönemde çocuğunun motivasyonunu olumsuz olarak etkilemek istemez. Tam tersine çocuğuna böylesine önemli bir dönemde olumlu destek olmak, motivasyonunun artmasına yardım etmek ister. Ancak gencin iyiliği adına olduğu düşünülen bazı davranışlar ya da söylenen bazı sözler onu olumsuz yönde etkileyebilir; motivasyonunu düşürüp, kaygı düzeyini bir anda yükseltebilir. Bu da gencin kaygılı, mutsuz ve verimsiz bir hazırlık süreci içine girmesine neden olur. Motivasyonun sağlanmasında ailenin olumlu rol oynayabilmesinin ilk koşulu, genci anlamaktır. Ne denli zor bir dönem yaşadığının farkında olmak ve bunu da gence yansıtmak, yani hissettirmek gerekmektedir. Bunun yolu, aile içinde ‘Olumlu bir iletişim ortamı” kurulmasıdır. Olumlu bir iletişim ortamının olduğu ailelerde, aile üyeleri birbirini tanır (zayıf ve güçlü yönleriyle), olduğu gibi kabul ederler, hiçbir koşula bağlı olmaksızın severler ve birbirine güvenirler. Böyle bir ortamda yetişen genç, sevildiğini, kendisine güven duyulduğunu, anlaşıldığını bilir; bu da ona büyük bir güç verir.

Aile, gencin zorluklarını anlamalı ve bunu ona aktarmalıdır. ‘Hem okulu hem dershaneyi birlikte götürmenin zor ve yorucu olduğunu biliyorum ve bu zor dönemde senin yanında yım, benden istediğin desteği vermeye hazırım.” şeklinde bir ifade gencin aileye olan güvenini daha da pekiştirecektir. Anlaşıldığının farkına varan genç, yaşadığı zorlukları rahatça ailesiyle paylaşacak, sorumluluklarını yerine getirme konusunda daha da titiz olacaktır.

Sorumluluktan söz etmişken hemen belirtmeliyiz ki, sınavlara hazırlanmak sadece ve sadece gencin üzerindeki bir sorumluluktur. Bu sorumluluk ne ailenin ne de öğretmenlerindir. Aile bu sorumluluğu gencin yerine üstlenmemelidir. Gencin eksik olduğu konuları, kapatması gereken açıkları, çalışmadığı dersleri saptamak, hangi derse ne kadar çalışacağını belirlemek ve takibini yapmak ailenin değil gencin sorumluluğudur. Aile, bu sorumlulukları gencin yerine üstlendiğinde gencin motivasyonu da doğal olarak düşecektir. Bundan dolayı aile, bu sorumlulukların gence ait olduğunu bilmeli ve gence bunu uygun bir biçimde ifade etmelidir.

Aileye düşen, sorumluluklarını üstlenen ve yerine getiren gence, istediği desteği sağlamaktır (Uygun çalışma ortamı oluşturmak, yaşadığı zorlukları aktardığında çözüm üretmeye çalışmak gibi).

Çocuklarının motivasyonunu artırmak isteyen aileler, gencin yapamadıklarının değil yapabildiklerinin üzerinde durmalıdırlar ki takdir edildiğini, desteklendiğini gören genç, o davranışı daha da sık göstersin. Örneğin hafta içinde bir kez oturup ders çalışan gence “Oturup ders bile çalışamıyorsun, ne zaman otursan bir bahaneyle kalkıyorsun, bakalım sınavda ne yapacaksın.” gibi bir ifade kullanmak yerine “Geçen gün kendi başına oturup ders çalışabilmen çok hoşuma gitti, seninle gurur duydum. Belki ilk başta biraz zorlanırsın, ama hiç moralini bozma, bunun da üstesinden gelebilirsin.” şeklinde bir ifade kullanmak, gencin kendi başına, başkasının uyarmasına gerek kalmadan çalışma davranışının pekişmesini sağlayacaktır.

Gence sınavın, amaçlarına ulaşabilmesi için bildiklerini, öğrendiklerini kullanabileceği, hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak bir fırsat olduğu ifade edilmelidir. Gence düşen de bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmektir. Örneğin deneme sınavlarının sonuçlarını yorumlarken “Bak kaç tane yanlışın var, bu yanışlarla sınavı nasıl kazanacağını çok merak ediyorum!?! Veya “Bak yine yanlış yapmışsın, nasıl kapanacak bu açıklar?” demek yerine “Doğru cevaplanın geçen sınava göre artmış, demek ki bir önceki sınavdaki açıklarını kapatmaya başlamışsın; çok güzel.” şeklinde bir ifade kullanmak gencin motivasyonunu artıracak, dersleri- ne daha sıkı sarılmasını sağlayacaktır.

Anne babalar bazen de genci olumlu etkilemek düşüncesiyle

“Ben sana güveniyorum; sen en iyi bölümlere layıksın, senin kazanamaman gibi bir olasılığı düşünemiyorum bile.” gibi ifadeler de kullanırlar; bu da gence taşıyabileceğinden fazla yük yükleyebilir. Kendisinden ne kadar büyük beklentiler olduğunu gören genç, gerçekçi olmayan hedefler belirleyebilir ve bu hedefe ulaşmak için tüm gücüyle çabalar. Ancak bir süre sonra. Taşıyamayacağı kadar ağır olan bu yükün altında ezilmeye başlar. Yükün ağırlığını hissettikçe öğrenmesi ve öğrendiklerini kullanması da zorlaşır, çok çalışmasına rağmen beklediği karşılığı alamaz. Bunun sonucunda sınav kaygısı öğrenciyi sarabilir. Gencin bunların yaşamaması için, aile gençten, verebileceğinden fazlasını beklememelidir.

Hiç kuşkusuz, gençlerin yaşamlarının bu önemli dönemlerinde onlara en iyi şekilde destek olmak her anne babanın isteğidir. Ancak önemli olan, gence “Doğru ve onun başarısını artırabilecek bir biçimde’ destek vermektir.

Bunun için de, sınavın asla bir ölüm kalım savaşı olmadığını, ama yaşamdaki amaçlara ulaşmayı kolaylaştıracak bir fırsat olduğunu vurgulamalı ve onlara, sınavdan alacakları sonuca değil kendilerine değer verdiğiniz mesajını iletebilmelisiniz.

Onlara içtenlikle “Sen benim için her şeyden önemli ve değerlisin. Hayatındaki bu önemli dönemde, sana istediğin desteği vermeye hazırım. Senin kendi üzerine düşenleri en iyi şekilde yapacağını biliyorum, ben de üzerime düşenleri yapmaya hazırım. Sınavı kazansan da, kaybetsen de sana olan sevgimde bir azalma olmayacak, çünkü sen benim çocuğumsun ve ben seni bunun için seviyorum.” sözlerini söyleyebilmeliyiz.

EĞİTİMCİ YAZAR: Cihat DEMİR 

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

Erzurum Narman Şehit Fırat Bulut Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Yorumlar (0)
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)