Mehmet Akif Ersoy

Babası Fatih Medresesi´nde hocalık yapmış olan Mehmet Tahir Efendi´dir. Mehmet Âkif ilk din ve Arapça bilgilerini babasından aldı. Yüksek öğrenimini Halkalı Baytar Mektebi´nde yaptı. Burayı birincilikle bitirdi (1894). Dört yıl kadar Rumeli, Arnavutluk ve Arabistan´da çalıştı. Halkalı Ziraat Mektebi´nde kompozisyon, üniversitede edebiyat dersleri verdi. İkinci Meşrutiyet ilan edildikten sonra halkı uyandırmak ve İslam birliğini sağlamak üzere Sırat-ı Müstakim ve Sebil´ür-Reşat adlı din dergilerinde şiirler, din ve edebiyat üzerine makaleler yazdı.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya´ya gitti. Bu savaştan yenik çıkmamız üzerine İslam birliği ülküsünün gerçekleşemeyeceğini anladı. Anadolu´ya geçerek Bolu´dan Ankara´ya kadar camilerde halka vaazlar verdi, Milli Mücadele´yi destekledi. Bunu desteklemesi Hikmet Sami Türk´e göre "gençliğinde İslam dininin, Osmanlı İmparatorluğu´nun birliğini koruyacağına inandığı" içindi. İmparatorluğun parçalanmaktan kurtulamaması üzerine ise, bu tezinden vazgeçti. Hikmet Sami Türk, buna da şu yorumu getirdi: "Âkif, Birinci Dünya Savaşı yenilgisini ve Arap dünyasında karşılaştığı tepkileri gördükten sonra, İslam birliğinin gerçekleşemeyeceği anlamıştır."

Birinci Millet Meclisi´nde Burdur milletvekili oldu (1920). İstiklal Marşı yazılması için TBMM yarışma açtı. Buna 724 şiir geldi. Katılanların bir bölümü milletvekiliydi. Mehmet Âkif ise, ortada para ödülü olduğu için katılmayı doğru bulmuyordu. Atatürk´ün isteği, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver´in mektubu (18 şubat 1921) üzerine Âkif ikna oldu, şiirini 15 gün sonra gönderdi. Yapılan değerlendirmede birincilik ödülü Mehmet Akif´in yazdığı şiire verildi. Mecliste Tanrıöver, dört kez arka arkaya okudu, büyük bir coşkuyla karşılandı. TBMM´nin 12 Mart 1921 günlü oturumunda bir kez daha okundu, oylandı ve kabul edilmesinin ardından bir kez daha ayakta okundu, dinlendi. Âkif, şiiri "Kahraman Ordumuza" adadı, hiçbir kitabına almadı.

 

 "Mısır´da hastalanan, bitkin halde İstanbul´a gelen Mehmet Akif´in vapurdan inerken başında şapkası vardı." Kahire´de Türk edebiyatı okuttu. 1935´te başlayan siroz hastalığı nedeniyle yurda döndü (haziran 1936). Yaşamını bu hastalıktan yitirdi.

Edebî Kişiliği

  • Mehmet Âkit, şiirlerinde Türk-İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu, sosyal-siyasal ve kültürel hayatı, bu hayatın çürüyen eksik yanlarını, realist bir bakışla dile getirmiştir.
  • Mehmet Âkit, sanat yaşamı boyunca herhangi bir edebî topluluk içerisinde yer almamıştır.
  • Mehmet Âkit, milli edebiyatın dil ve edebiyat anlayışını benimsememiş sadece o dönemde ürünler verdiği için milli edebiyat bağlamında değerlendirilmektedir.
  • "Toplum için sanat" anlayışına bağlıdır.
  • Cehalet, taassup, fakirlik, inançsızlık, köksüzlük onun şiirinin en önemli konularıdır.
  • Şiirleri, genel anlamda İslâmî bir lirizme sahiptir.
  • Nazmı nesre yaklaştırmada oldukça başarılıdır.
  • Bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle kaleme almıştır.
  • Aruzu Türkçeye başarıyla uygulayan üç önemli sanatçıdan (Tevfik Fikret, Yahya Kemal) biridir.
  • Divan edebiyatı nazım biçimlerini özellikle de mesnevi nazım biçimini kullanmıştır.
  • Şiirleri genel anlamda lirik- epik kategorilerinde değerlendirilmiştir.
  • İslamcılık akımını benimsemiş, çeşitli yazılarında sık sık Batıcılık ve Türkçülük akımını eleştirmiştir.
  • Manzum hikâye türünün Türk edebiyatındaki önemli isimlerinden biridir
  • Seyfi Baba, Küfe, Mahalle Kahvesi, Meyhane, Hasta; Mehmet Akif´in meşhur manzum öykülerindendir.

Safahat

Mehmet Akif´in yedi kitaplık şiir külliyatını bir araya getirdiği eserdir. Safahat´ı oluşturan yedi cilt yayımlanış sırasına göre şu şekildedir:

  1. Safahat -1911
  2. Süleymaniye Kürsüsünde -1912
  3. Hakk´ın Sesleri-1913
  4. Fatih Kürsüsünde -1914
  5. Hatıralar-1917
  6. Asım-1924
  7. Gölgeler-1933

Bu külliyatı oluşturan eserler genel anlamda şu üç ana başlık altında toplanabilir:

  • Manzum hikâye, hatıra ve seyahat tarzındaki şiirler
  • Dinî-didaktik ve dinî lirik şiirler
  • Hamasî ve lirik şiirler

Safahat Külliyatını ve Özellikleri

Safahat-1911

  • Akif´in hem hacim hem de manzume sayısı bakımından en büyük eseridir.
  • 44 manzumeden oluşmaktadır.
  • Şairin güç aldığı kaynaklar, ilgi duyduğu konular, bu konular karşısındaki tavrı, sanat anlayışı, dil ve üslup bakımlarından daha sonraki eserleri için önemli ipuçlarına sahiptir.
  • Daha çok manzum hikâye tarzı metinleriyle tanınan bu cilt, sosyal hayatın çürüyen taraflarını çoğunlukla birey çevresinde ortaya koymasıyla dikkat çekmektedir.

Süleymaniye Kürsüsünde -1912

  • İstanbul´dan Buhara´ya kadarki bütün İslam aleminin içinde bulunduğu perişanlığı anlatarak şiirinin sahasını genişletmiştir.
  • Manzumenin esasını Abdürreşit İbrahim Efendi´nin ağzından İslam dünyasının içinde bulunduğu durumun gözler önünü serilmesi, bunun sebeplerinin izahı teşkil eder.
  • Konuşma mekânı olarak Süleymaniye seçilmiştir.
  • Süleymaniye Kürsüsü, tek şiirden oluşan uzun bir manzumedir.

Hakk´ın Sesleri-1913

  • Sekiz ayet-i kerime ve bir hadis-i şerifin tefsirleri yapılmıştır.
  • Akif; bu eserinde yanlış tevekkül anlayışına, tembelliğe, cahilliğe hücum eder.
  • Bu eser Akif´in hikâye, nasihat ve vaaz gibi şiirde kullanılması çok zor olan yolları kullanmaktan kaçınmadığını ve gibi bunları şiir seviyesine çıkardığını göstermesi açısından önemlidir.

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

Samsun Bafra İsmet İnönü İlkokulu

Kaynak:https://bafraismetinonuilkokulu.meb.k12.tr/icerikler/mehmet-akif-ersoy_4704249.html
Yorumlar (0)
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)