İnternet ve Sosyal Medya Kullanımının Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkisi

Son yıllarda teknolojinin gelişimiyle internetin hayatın her alanında aktif kullanımı yaşamın ayrılamaz bir parçası olmasına sebep olmuştur.  Her yaş grubundan tüm insanların internetle tanışıklığı olmak durumunda kalmıştır. Çocuklarda bu durum ebeveynlerinin yönlendirmeleri, çocuğun aktif olarak iletişim araçlarıyla iç içe yaşaması ve anne babanın kullanımına şahit olması, ebeveynleri model alma gibi gerekçelerle kendi tercih ve iradelerinin dışında gerçekleşmektedir.

İnternetin en yaygın kullanım gerekçelerinden biri olan sosyal medya, kişinin kendi kimliğinin sanal alemde yeniden şekillendiği soyut bir dünyadır. Bu dünyada kişi kendini her zaman gerçekçi haliyle, olduğu gibi yansıtamayabilir.  Kişiler sanal kimliklerini arzularına, dürtülerine, gerçek dışı aktarımlara bağlı olarak hazırlayabilmektedir. Herkesin rahatlıkla girip istediği şekilde kimlik oluşturabildiği bir ortamda çocukların bulunması ve dünyadaki insanların onunla iletişim kurabileceği düşüncesi oldukça korkutucudur. Ebeveynlerin bu noktadaki kontrolleri ve seçici bir yaklaşımla önlemler alması önemlidir. Sosyal medya denince akla gelen ilk kavram paylaşmaktır. Kişilerin paylaştığı resim, video, ses...vs. filtrelenmeksizin sergilenmesi bir çok olumsuz sonuç doğurabilir. Bu olumsuzluklardan korumak için öncelikle çocukların tablet, telefon, bilgisayar kullanımı ebeveynlerin gözetiminde ve süreli olmalıdır. Özellikle okul öncesi dönem çocuklarında zaman kavramı oturmadığı için ve ilkokul sürecindeki pek çok çocuğun da öz kontrol becerisi gelişmemiş olabileceği için (mutlaka çocuğun bireysel gelişim özellikleri göz önünde bulundurularak) çocuğa internetle serbest vakit geçirmesinden ziyade süreli anlaşmalarla çocuk eksiklik hissetmeden tatmin edilebilir. Kendini denetlemekte zorlanan çocuk için sosyal medya zaman yönetimini etkilemekte ve bir çok çocuk için zaman kaybına neden olmaktadır.

Çocuklarda ergenlik sürecinin sonuna kadar tam anlamıyla kişilik özelliklerinden söz etmek mümkün olmayabilir. Olaylara karşı tutum ve davranışları çevresel pek çok etkene bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Çocukların benlik ve kimlik gelişimini etkileyen pek çok faktörden biri de sosyal medya kullanımı olabilir. Kimlik olarak ifade ettiğimiz kavram içerisinde pek çok alt kimlikleri barındırmaktadır. Sosyal kimlikte bu kimliklerden biridir. Sosyal medya çocuklar için bir sosyalleşme aracıdır. Sosyal kimliği besleyen bir kanal olarak sosyal medya çocukta öğrenmenin en etkin yollarından biri olan model alma yoluyla takip ettiği, gözlemlediği uygunsuz kişileri örnek almasıyla öğrenme gerçekleşebilir. Yani çocuk beğenilen ve uygunsuz şekilde popüler olan pek çok kişiyi gözlemleyerek kendisinin beğenilme, popüler olma ihtiyacını bu kişileri rehber edinerek gerçekleştirebilir. Sonuçta birbirine benzeyen ve birbirini taklit eden pek çok çocuk, genç kitlenin oluşturduğu akımlar, yeni ve farklı imajlar, giyim şekilleri, danslar, davranış şekilleri...vs. gözlemlenebilir. Geçmiş yıllarda toplumun belli noktalardaki değişimi yıllar alırken günümüzde toplumun aylar hatta günler içerisinde yeni akımların oluşup, yok olması ve yerine yenisinin geldiğini gözlemlemekteyiz. Bu da zamana uygun olarak çocukların gelişim sürecindeki hızlılığa sebep olmaktadır.

Sosyal medyalarda rastgele sergilenen şiddet ve travmatik sahneler çocuklarda gece korkuları, uyku sorunları gibi etkileri olabilmektedir. Ayrıca bu sahneler çocukta şiddete eğilimi artırmakta karşılaştığı sorunlara tepki olarak şiddete başvurmasına neden olmaktadır. Çocuğun öfke kontrolünü zorlaştırmakta, saldırganlık davranışlarını tetiklemekte ve sosyal ilişkilerinde zedelenmelere neden olabilmektedir.

Sosyal medyada saatler harcamak teknoloji bağımlılığı ile sonuçlanabilir. Bağımlılık kendini çeşitli belirtiler olarak gösterebilir, hatta çocuğunuzun fiziksel sağlığını da etkileyebilir. Baş ağrıları, dikkat ve konsantrasyon sorunları, zihinsel gelişiminde bozulmalar, yaş grubuna bağlı olarak dil gelişimi ve ifade becerisine etkisi gözlemlenebilir. Bağımlılık neticesinde çocuk dış dünyadan sanal sosyalliğe geçerek kendini insan ilişkilerine kapatabilir. İçe kapanıklık, asosyallik ve depresif tutumlara neden olabilir. Dışarı çıkma istememe, insanlarla yüz yüze iletişim kurmak istememe, okuldaki ilişkilerinde bozulmalar gözlemlenebilir. Bu durum, okula gitmek istememe, ödev yapmak istememe...vs okul sorunlarına dönüşüp çocuğun akademik yaşamını olumsuz yönde etkileyecektir.

Çocukların sosyal medya kullanımıyla ilgili olarak şu konularda çocuklarla anlaşmaya varmak önemlidir. Çocuk kendine ve aile bireylerine dair kişisel bilgilerini açığa çıkarak paylaşımlarda bulunmamalıdır. Paylaşımları ve takip ettiği kişilerin ebeveynin kontrolünden geçmelidir.  Gerekli güvenlik, profil ayarları ebeveyn kontrolüyle yapılmalıdır. Ebeveynin bilgisi dışında değişiklik yapılmayıp, gizli bilgiler kimseyle paylaşılmamalıdır. Tanımadığı kimseyle mesajlaşmayacağı, görüntülü konuşmayacağı kararlaştırılmalı, gireceği sitelerle ilgili ebeveyn bilgilendirilmelidir. Çocuğun mevcut profili dışında farklı hesapları olmadığından emin olunmalıdır. Ödev yapımını ve yatma vaktini etkilemeden ikisi arasında belirlenen süreyi geçmeden internet kullanımına izin verilebilir.

Sosyal medya kullanma ihtiyacının popülerlik, değer bulma ihtiyacından kaynaklı olabileceği unutulmamalıdır. Aile ve sosyal ilişkilerinde kendini yeterli ve değerli bulamayan çocuklar sosyal medya üzerinden kendine yeni bir anlam ve değer kattığını hissedebilir. Kişilerin resimlerini gönderilerini beğenmesi ve izlemesi onun eksik olan değerlilik algısını beslediği için sosyal medya ile olan ilişkisi aile ilişkisinin önüne geçebilir. Bu sebeple çocuğun, değerlilik ihtiyacı önce ailesi tarafından karşılanmalıdır. Aile ve sosyal çevresi ile olan ilişkisi sağlıklı devam ettiğinde çocuk tanımadığı kişilerin ilgisine ihtiyaç duymayacaktır.

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

Samsun Salıpazarı Muslubey Ortaokulu

Yorumlar (0)
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)