Hayalimizdeki Adıyaman

GÜZEL BİR RÜYA

Ne zamandır uyuyamıyordu Yusuf… Eskiden kış mevsimini çok severdi, o hatırlamak istemediği günden sonra geceler ıstırabı olmuştu. Ne yaparsa yapsın o karanlık geceyi unutamıyordu. Korkudan uyuyamıyordu. Ama bu defa o kadar çok yorulmuştu ki… İstemsizce sobanın yanına kıvrılıverdi. Yanan odunun çıkardığı çıt çıt sesler, ateşin tavana vuran ahenkli yansımaları, sanki bir dans ritüeliymişçesine oluşan gölge oyunlarına, yağmurun sesi de eşlik edince, göz kapaklarının ağırlığına karşı koyamadı çocuk, gevşedi kendinden geçti adeta minik bir kedi yavrusu gibi kıvrılıp uyuyuverdi. Ne sessiz huzur verici bir ortamdı.

            Artık rüyalar âlemindeydi Yusuf. Yeni bir hayatın başlangıcına seyahat ediyordu. Uykularını kaçıran harabeler yok olmuştu, bir masalın içerisindeydi adeta, huzur dolu bir yerdeydi. Dedesi de tutmuştu ellerinden, badem bahçelerinin içerisinde dolaşmaya başladılar. Badem Çiçeği festivaline ev sahipliği yapan, Badem Güzeli’nin seçildiği, çiçekleriyle insanı kendine hayran bırakan bahçelerdi bunlar. Üzüm bağlarını gezdiler. Her taraf cennetten birer köşeydi sanki bakmaya doyum olmuyordu. Etrafı gezmeye başladılar, kristal berraklığındaki suların nazlı nazlı aktığı Roma çeşmesinden kana kana su içtiler. Ardından Perre Antik Kenti’ne doğru yol aldılar. Birlikte müzenin girişindeki canlandırma atölyesine girdiler, o tarihi anlara şahitlik ettiler, canlandırma filmleri o kadar gerçekçiydi ki… Her şey ne kadar güzeldi. Atlarla bu güzel antik kentin her tarafını gezmek farz olmuştu artık. Perre Antik Kenti’nin zirvesinden bakınca Ali Dağı’ndaki külliyeler gözüküyordu, kocaman camileri vardı, ne kadar da heybetliydiler. Burada aziz şehitlerimiz için anıt bir mezarlık yapılmıştı. Ardından ülkenin en güzel şehitliğinde, vatan uğruna kendilerini siper edip can veren şehitlerimize dua ettiler, çamlar güzel kokularıyla, bülbüller huzur veren sesleriyle, bu ilahi yakarışa eşlik ettiler, sanki edilen dualara hep birlikte ‘âmin’ dediler. Yemyeşildi her yer, Adıyaman’ın tüm okulları şehitliğe kendileri için ayrılan alanlara fidanlar dikmişlerdi. Öğrenciler fidanları sulamakla meşguldüler.

Dedesi ilk mektebe giderken bir ‘Okuma Şahadetnamesi’ almıştı, her zaman Yusuf’a gösterirdi. ‘Okuma Şahadetnamesi’ almış olmak dedesi için en gurur verici şeydi. Birden okulun bahçesinde olduklarını gördü, gözlerine inanamadı. Cumhuriyetimizle yaşıt ilk taş mektepti orası, ilk günkü gibi dimdik ayakta koca bir tarihe şahitlik eden çınarlar misali duruyordu, öğrenciler bahçesinde oyun oynuyordu, ne de olsa Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına şahitlik edip bir asrı devirmişti mektep. Dedesi kendi çocukluğunu hatırlamış, gözlerinden birer damla yaş süzülüvermişti. Nice büyük insanlar yetiştirmişti bu mektep,  yetiştirmeye de devam edecekti…

Mektebin yanına koca bir kütüphane yapılmıştı ne kadar da güzeldi, sürekli açıktı bu kütüphane… Her türlü yayına erişmek mümkündü, minik öğrencilerin vakit geçireceği alanlar, resim sergileri, yazarların söyleşi yaptığı alanlar, camdan duvarlar vardı; insanlar, bir taraftan kitap okuyor, bir taraftan da bahçesindeki koca çınarları seyrediyordu.

Her yana çiçekler ekilmişti, tarihi mimariye uygun eski taş konaklardan yapılmıştı, hepsi Ulu Cami’nin birer parçası gibiydiler. Çarşı aynen dedenin köşkerlik yaptığı zamanlardaki gibiydi. Her yerden baharat kokularını, taze dövülmüş kahvelerin rayihalarını hissetmek mümkündü. Evler avluluydu, her sokağa Arnavut kaldırımları döşenmişti. Meyan şerbeti satan amcalar herkese içirmek için yarışıyor, Ulu camiden gelen ezan sesi tüm Adıyaman’a huzur veriyordu. Çınar ağaçlarının başına da Gürlevik’in buz gibi suyuyla insanları buluşturan çeşmeler yapılmıştı. Huzurun şehriydi Adıyaman. Tarihi dokusuyla bütün, huzurun başkenti kadim şehir…

Keleş konağı oyuncak müzesine dönüştürülmüştü, nasıl sevinmişti minik Yusuf… Dedesi de bir çocuk gibi heyecanlanmıştı, zira kendi çocukluğuna dair emareler vardı müzede. Kadınlar bez bebekler yapmışlardı, hepsi ninesi gibi giydirilmişti, dedesi gibi şalvarlı şapkalıydılar. Gastronomi müzesi hemen yan taraftaydı. Bir kılotik yemeden üzerine şilliki tatlısı tatmadan olmazdı, Adıyaman’ın tüm yemekleri vardı ama meyir çorbasının hali bir başkaydı, ne de güzel yapardı Şami nenesi...

Ayakkabıcılar, bakırcılar, zanaatkârlar, sarraflar, baharatçılar için tarihi hanın çevresine çarşılar yapılmıştı. Dedesi ne kadar da mutlu olmuştu, oturup handa bir menengiç kahvesi içtiler. Havuzdaki su sesi eşliğinde… Ardından kaleye çıktılar, top atışlarını seyrettiler. Önemli günlerde yirmi bir pare top atışı yapılırdı. Eski yerleşim yerleri Adıyaman’ın tarihiyle uyumlu mimariye sahip nostaljik,  alanlara dönüşmüştü, insanlar buraya gezmeye geliyordu, yaşam alanları Karadağ’a kurulmuştu artık. Geniş yollar, yürüyüş alanları, su parkları bisiklet yolları ve kamp alanları buralardaydı. Yapay bir gölet bile vardı, buradan teleferikle eski Adıyaman’a gidilebiliyordu. Uçurtma şenliklerinin yanı sıra yamaç paraşütü, Nemrut Dağı’ndan Cendere Köprüsü’ne balon turları yapılıyordu. Yusuf balonla şehri gezmek istiyordu, dedesiyle balonda gün doğumunu seyrettiler, adeta bir masalın içerisindeydiler.

Adıyaman’ın bir hayvanat bahçesi bile vardı, artık başka şehirlere gitmeye gerek yoktu. Türkiye de tarihi turistik alanların yer aldığı, bir minyatür park yapılmıştı. Ülkemizin bütün güzellikleri bu parkta sergileniyordu. Her şey buradaydı. Mutluydu çocuk, istediği zaman gideceği kelebek bahçesi vardı, gölgesinde oturup kitap okuyabileceği köknarlar, uzun yürüyüşlere ev sahipliği yapabilecek sahil yolları, paten kayacak bisiklet sürülecek alanlar, şehrin sakinlerinin soğuk havalarda vakit geçirilebileceği botanik kış bahçeleri, gökyüzü gözlem noktaları kolay ulaşılabilir teleskoplar, sanat merkezleri, resim galerileri vardı…

Dedesi öperek uyandırdı küçük Yusuf’u, ne de olsa kalbinde ki yeri başkaydı. Hemen rüyasını anlattı çocuk, nasıl da heyecanlı ve mutluydu…

 

 

 

 

                                                                                                           Nadire GÜNEŞ

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

Adıyaman Merkez Cumhuriyet İlkokulu

Yorumlar (0)
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)