Engelli Çocuğu Olan Ailelere Öneriler

Anne babaların hiçbiri, çocuğunun özürlü olarak dünyaya gelebileceğini ya da sonradan özürlü olabileceğini düşünmez. Bu yüzden, anne ve baba, doğum öncesi, sonrası ya da çocukluğun bir safhasında çocuklarının engelli olacağını öğrendiklerinde büyük bir çöküntü yaşar. Üzüntü, şaşkınlık, kararsızlık, asabiyet, suçluluk duygularına zihnî tereddütler ve bunalımlar eşlik eder. Bu şartlar altında eşlerin birbirini her zamankinden daha çok desteklemeleri gerekir.

Eşlerin birbirini suçlaması, çocuğu suçlamaları ya da bu özrün kabahatini kaderde aramaları, içlerindeki öfke ve kızgınlığı yöneltmek için bir kaynak arayışında olduklarını gösterir. Sağduyuya sahip kişiler bunun zaman ve enerji kaybı olduğunu bilir. Zaten ortada bir suç ve suçlu yoktur; masum bir bebek ile üzüntü ve şaşkınlık yaşayan bir anne-baba vardır.

Eşlerin birbirine destek olması, onların ‘kabul süreci’ni kolay atlatmalarını sağlayacaktır. Ne yazık ki engelli çocuğunu en yakınlarından bile aylarca saklayan, çocuğuyla hiç ilgilenmeyen, onu yok sayan aileler vardır. Böylesi bir durum, eşlerden diğeri için büyük bir yıkım olmaktadır.

Onun için eşler arasında kenetlenme şarttır. Bu kenetlenmeye kısa zaman içinde yakın çevrenin katılımı da şarttır. Çevreden beklenen destek, aileye karşı pembe tablolar çizmeleri değil, sadece anlayış ve ilgiyle onlara yaklaşma gayreti göstermeleridir.

Anne ve babanın hep hatırlaması gereken nokta; eğer onlar bu engeli kabul edebilirlerse, çocuklarının da engeliyle barışık bir hayat için azmedeceğidir.

Şimdi engel türüne göre ailelerin nelere dikkat etmesi gerektiğine bir göz atalım.

A- Ortopedik Engelli Çocuğu Olan Ailelere Öneriler

Çocuğunuzun bedensel yetersizliği için bir şeyler yapmaz ya da destek olmazsanız, onun tüm gelişimini olumsuz etkileyebileceğini unutmayın. Çocuk eğer emeklemiyor, yürüyemiyor veya oturamıyorsa buna bağlı olarak, çevresiyle ilgisi sınırlı kalacaktır. Çocuğun bedensel yetersizliğine rağmen çevresiyle aynı şekilde ilişki kurmasını sağlamak sizin görevinizdir. Bu nedenle mümkün olduğunca çevreyi çocuğun ayağına getirmek, bir başka deyişle, emeklemese de oyuncağı tutmasa da ona oyuncağı göstermek, sesini dinletmek, gözüyle takip etmesini sağlamak çocuğunuzun gelişimine destek olacak etkinliklerdir. Onu yardımla yapabileceği işlere teşvik edin ki bir süre sonra yardımsız olarak yapmayı başarabilsin. Yapabildiklerini de görmezden gelmeyin, küçümsemeyin. Bazı şeyleri yapabildiğini görmek, ona güven ve cesaret verecektir.

B- Görme Engelli Çocuğu Olan Ailelere Öneriler

Görmeyen çocuklar da bütün gören çocukların geçtiği aşamalardan geçerek büyüyecektir. Gören çocuklar hangi davranışları ve gelişim özelliklerini gösteriyor ise görmeyen çocuklar da aynı davranış ve özellikleri gösterecektir.

Bazı davranışlar aslında o yaşın özelliği olarak ortaya çıkmakta ise de, anne babalar, bunların hemen çocuğun görmemesinden kaynaklandığını zannedip telaşa kapılmaktadır. Bazen de kendi çocuk büyütme yöntemlerinin hatalarını çocuklarının görmemesine atfetmektedirler. Bu nedenle, ilk önce ‘çocuğun gelişim özellikleri’ öğrenilmeli ve karşılaşılan güçlüklerde çocuğunuzun görmemesine sığınılmamalıdır.

Diğer önemli nokta ise; ailelerin beklenti düzeylerinin yüksek olmasıdır. Görmeyen çocuktan, henüz ulaşmadığı aşamanın özellikleri beklenmemelidir. Aksi takdirde, hem kendileri hem de çocuk stres yaşamaktadır. Bir davranış veya becerinin ortaya çıkabilmesi, çocuğun bünyesinin yeterince gelişmiş olmasına bağlıdır. Ancak o zaman sunulan olanaklar etkili ve yararlı olur. Çocuğunuzdan yapmaya hazır olmadığı şeyleri beklemeniz, onu hırçın ve inatçı yapar.

Çocuğunuz sizin istediğiniz hızda değil, doğuştan getirdiği büyüme hızında gelişecektir. Her çocuğun büyüme hızı birbirinden farklıdır; bir beceriyi biri 2 ay önce, diğeri 3 ay sonra yerine getirebilir. Sizin çocuğunuz geri kaldı zannedip telaşlanmayın, ama gereken olanakları sunmaya devam edin.

Görmeyen çocuğunuzla ilgili şu noktaları göz önünde bulundurmalısınız:

- Gören çocukların kendi kendilerine öğrendikleri şeyler için, görmeyen çocuğunuzun mutlaka sizin desteğinize ihtiyacı vardır.

- Çocuğunuzda görmenin yerini, özellikle okul öncesi dönemde dokunma duyusu alır. Dış dünyayı görerek tanımak yerine, elleri ve dokunma duyusuyla tanır; bu sayede zihninde kavramlar gelişir. Görmeyen bebekler cisimleri daha sıklıkla ağızlarına götürürler.

- İleride pek çok faaliyetin iki el kullanılarak yapılacağını unutmayın. O sebeple çocuğun ellerini göğüs hizasında birleştirmesi, sallanan bir oyuncağı iki eliyle yakalaması çok önemli faaliyetlerdir.

- Gören bebeklerin kendi kendilerine yaptıkları el ile ayak yakalama oyunlarını görmeyen bebeğinize siz yaptırın; tek el ile ayak yakalama, iki el ile tek ayağı yakalama, çapraz el ve ayak yakalama gibi. Bu hareketler çocuğun vücudunun kısımlarını tanımasına yardım edeceği gibi, zihninde mesafe kavramının gelişmesine de temel oluşturur.

- Bebeğinize sadece penye, fanila veya zıbın giydirmeyin. Yünlü, pazen, patiska vs. ne kadar çeşitli kumaş tenine değerse, dokunma duyusu ve kavram haritası o kadar zengin olur.

- Görmeyen bebekler kendi kendilerine emeklemezler. Gören bebekler hoşlarına giden bir nesneye ulaşmak için çaba gösterirler; görmeyen bebeklerin ise buna teşvik edilmeleri gerekir.

- Görmeyen çocukların çok sık başlarını öne eğerek durdurdukları görülür. Bunu önlemek için bebeğinizi sadece sırt üstü yatırmaya alıştırmayın. İhtiyaçları karşılandığı ve keyifli olduğu zamanlarda bebeğinizi yüzükoyun yatırın ve siz yüksekte oturun. Ona yüksekten konuşun, oyunlar yapın, böylece boynunu yukarı kaldırma ve tutma egzersizleri yaparak boyun kaslarını geliştirmesini ve başını dik tutmasını sağlamış olursunuz.

- Bebeğinize yastıklar yapın ve içini (nohut, fasulye, pirinç, mercimek gibi) farklı cisimlerle doldurun. Bebeğinizin bu farklı yastıklar üzerinde yüzükoyun ve sırtüstü yatarak değişik dokunma uyaranlarına maruz kalmasını sağlayın. Böylece bebeğiniz sert- yumuşak, iri-ufak kavramlarını hissederek öğrenebilecektir.

- Yürümesi için, onu sizin teşvik etmeniz gerekmektedir. Yürüdükten sonra koşma, zıplama, diz bükme, eğilme, çömelme, kol kaldırma, kol uzatma gibi değişik hareketleri siz öğretmelisiniz. Bunları öğretirken; siz o hareketi kendi elleriniz ile onun kol ve bacakları üzerinde yaptırmalısınız. Aynı zamanda hareketleri isimlendirmeli ve tarif etmelisiniz. Bunları görmediği için kendi başına öğrenemez.

- Çocuğunuzun ayak tabanları, beyne avuç içiyle eş değerde bilgi gönderir. Hava ve ısı şartlarına uygun olarak, çocuğunuzun çıplak ayak ile her yerde dolaşmasına izin verin; böylece zemin ve yüzey farklılıklarını öğrensin (Evde taş, parke, marley, fayans, mermer, halı, kilim; dışarıda çimen, toprak, kum, çakıl asfalt gibi). Aynı zamanda cisimlerin ince-kalın, soğuk-sıcak, sert-yumuşak, kısa-uzun, büyük-küçük gibi özelliklerini öğrensin. Son olarak, plastik, tahta, kumaş, cam, metal gibi cisimlerin yapıldığı maddeleri öğrensin.

- Dokunarak hissetmeden, sadece anlatılanları dinlemek görmeyen çocuk için hiçbir şey ifade etmez.

- Görmeyen çocuğunuzun dolaşmaktan, hareket etmekten korkmaması için evdeki batıcı, yaralayıcı, can yakıcı nesneleri toplayın.

- Çocuğunuz yeni yürümeye başladığında itilen, çekilen, ses çıkaran, hareket eden oyuncaklar alın. Tahta, kâğıt, karton, bez, plastik, metal gibi farklı malzemelerden yapılmış oyuncaklarla oynamasına özen gösterin.

- Çocuğunuzun el kaslarının gelişmesi için ona el ile sıkılan oyuncaklar alabilirsiniz.

- Çocukluk dönemi, özellikle 0-6 yaş tüm çocuklar için somut olarak yaşanılarak öğrenilen bir dönemdir. Görmeyen çocuğunuzun zihninde de somut yaşantılarla kavram oluşturabilirsiniz.

- Görmeyen çocukların müziğe ilgileri fazladır. Çocuğunuzun sadece müzik dinleyerek zamanını geçirmesine fırsat vermeyin. Hem zihninde kavram gelişimi sınırlı kalır, hem de gittikçe hareketsizleşir.

- 1-1,5 yaş civarlarında vücudunun büyük organlarını (kol, bacak, baş, karın); hem onun vücudunda hem de kendi vücudunuzda öğretin. Daha sonra başının bölümlerini (ağız, burun, kulak, saç, kaş, diş ve el parmakları) öğretin. Bütün bunları önceleri kendisinde, sonra karşısındaki kişide göstermelidir; isimlendirme çok daha sonra öğrenilir.

- Hemen hemen aynı sıralarda hayvan seslerini öğretebilirsiniz. En iyi öğrenmeyi sağlamak için gerçeğini dinletmeli, hatta mümkün olanları yoklatmalısınız.

- Gören çocuklar dış dünyadaki nesneleri bir bakışta görürler. Görmeyen çocuklar ise bir nesneyi ellerine aldıkları zaman bir parçasını, sonra diğerini, sonra sıra ile kalan kısımlarını anlarlar. Bu nedenle, parçadan bütüne doğru ilerlenir. Dolayısıyla görmeyenlerin zihninde kavramlar parçadan bütüne doğru gelişir. Görmeyen çocuklara bir şey öğretirken mutlaka parçadan bütüne doğru, aşama aşama öğretmelisiniz.

- Mekân algısı ve zihinsel harita geliştirebilmesi için önce kapıdan başlayarak, sonra duvarlar ve diğer eşyalarla birlikte ona odasını tanıtmalısınız. Evde eşyaların yerini sık sık değiştirmemeye özen göstermelisiniz.

- Çocuğunuzu parklara götürün, koşturun, kaydırın. Kendi başına hareket edebilmesi için bağımsız hareket yöntemlerinin öğretilmesi gerekmektedir.

- Yemek yeme becerilerini kazanabilmesi için kaşıkla yedirin; pütürlü yemek yemeye alışabilmesi için yemekleri püre şekline dönüştürmekten sakının.

- Görmeyen çocuklarda gelişen tikleri önlemek için, hareketsiz kalmasını ve canının sıkılmasını önleyin.

- Mümkün olduğu kadar onu her yaşta tüm vücudunu içeren hareketlere ve faaliyetlere yönlendirin.

C- İşitme Engelli Çocuğu Olan Ailelere Öneriler

Konuşarak iletişim kurabilen bir işitme engelli kişi, sosyal hayatta iş olanakları ve bağımsızlık açısından görme engellilere göre daha şanslıdır. İşitme engelli çocuklar, gerektiği gibi uyarılır ve yardım alırlarsa konuşmaların büyük bir kısmını algılayabilir, normale yakın bir konuşma becerisi kazanabilirler.

İşitme engelli çocukların bazıları ailelerin katılımı, profesyonellerin desteği ile çevrelerindeki insanların konuştuklarını dinlemeyi öğrenebilmekte ve onların konuşmalarından bazı konuşma becerileri kazanabilmektedir. Bazıları ise, yeterli bir konuşma becerisinin gelişimi için daha organize eğitim programlarına ihtiyaç duymaktadır.

Normal işiten çocuklar arasında olduğu gibi, işitme engelli çocuklar arasında da bireysel farklılıklar vardır. Ancak bu işitme engelli çocuklar arasındaki farklılıklar, normal işiten çocuklar arasındaki farklılıklardan çok daha fazladır. Çünkü işitme kaybının derecesi, kaybın başlangıç yaşı, işitme cihazı kullanma yaşı, eğitime başlama yaşı vs. gelişimi etkileyen çok önemli faktörlerdir.

İşitme engelli çocukların konuşma becerisi kazanmalarında, hem çocuğun özellikleri hem de dış faktörler etkilidir. Çocuğun özellikleri sinirsel işitme kaybı seviyesi, işitme kaybının başlama yaşı, görsel keskinlik, merkezî sinir sisteminin hasarı, çevre sinir sisteminin hasarını içerir. Dış faktörler ise, işitme cihazı önerilme ve kullanma yaşı, işitme cihazı, eğitime başlama yaşı, uygulanan eğitim metodu, edinilen tecrübeler, çevre iletişimleri, ailenin baş etme becerileri, çocuğun yaşıtları ile iletişim tarzını içerir.

Çocuğun kendine has özellikleri değiştirilemez iken, dış faktörler olumlu yönde düzenlenebilir. Dolayısıyla, dış faktörler, konuşma becerilerini düzenlemeye yönelik herhangi bir eğitim programının en önemli kısmıdır.

İşitme engelli birisinin iyi konuşabilmesi için gerekli şartları şu şekilde sıralayabiliriz:

1. İşitme kaybının erken fark edilmesi: Teknolojinin gelişmesi ile erken bebeklikte işitme kaybı tanısı konmakta, işitme cihazları birkaç aylıktan itibaren seçilebilmektedir. Böylece bebek, annesinin doğal konuşma şekillerini nesnelerle ya da olaylarla birlikte almaktadır. Çocuğun bu şekilde işitsel uyaranları alması, kullandığı ses çeşidini ve kalitesini arttırmakta; dil gelişimi daha etkin biçimde gerçekleşmektedir.

2. Uygun duyum cihazları: Bu cihazların seçimi, her çocuğun ihtiyacına bağlı olarak değişir. Bu cihazları herhangi biri kullanılırken konuşma becerisinin en iyi şekilde gelişebilmesi için; eğitimcinin ve klinisyenin konuşmanın akustik özellikleriyle tanışık olması, cihazların her bir çocukta ne tip bir konuşma paterni oluşturacağını bilmesi, çocuk için seçilen cihazın en uygun cihaz olduğundan emin olması ve cihazların iyi akustik ortamlarda kullanılması gerektiğinin farkında olması gerekmektedir.

3. İşitsel becerilerin geliştirilmesi: Konuşmadan önce dinlediğini anlamak gerekir. İnsanlar, kendilerine söylenenleri anlayabilmek için kulaklarına, gözlerine ve derilerine gelen mesajları fark etmek, ayırt etmek ve tanımlamak, konuşma sırasındaki duyumsal geribildirimlerin farkında olmak zorundadırlar. İşitme cihazı ile işitmeyi sağlamak yeterli değildir; bu işin kolay kısmıdır. Asıl zor olan ve bilinçli çaba gerektiren, duyulanı anlamayı geliştirmektir. Konuşma uyaranlarının anlaşılıp ayırt edilmesi, duyulmasından daha önemlidir. Dinleme becerisi kazandırarak işitme engelli bir çocuğun işitme kaybını değiştiremeyiz ama işitme eğitimiyle edineceği deneyim sayesinde çevresiyle daha yakın ilişkiye girmesini, hangi cisimlerin ses verdiği hangilerinin vermediği konusunda bilgi sahibi olmasını, konuşmasının ritmini algılayabilmesini sağlamış oluruz.

4. Normal dil gelişiminin basamaklarının izlenmesi: Bilindiği gibi, lisanın bütünüyle gelişmesi normal işiten bir çocuk için bile zor ve uzun bir işlemdir ve yeni doğan bir bebeğin iletişim için kelimeleri kullanmaya başlamadan önce bir yıl dinlemesi gerekmektedir. İşitme engelli çocuk, bu dinleme deneyimini kaçırmaktadır. Eğer çocuk, işitme kaybı öncesinde konuşma seslerini hiç duymadıysa, seslerin anlamlarını öğrenmesinde yeni doğan bir bebekten farkı olmayacaktır. Bu nedenle, işitme kaybı olan çocuğun eğitiminde normal işiten bir çocuğun lisan gelişimi temel alınmalıdır.

5. Uygun ortamın oluşturulması: İşitme engelli çocukların konuşmalarını geliştirmek için hazırlanan eğitim programları, dört duvar arasına sıkıştırılmamalıdır. Eğitim, evde ve sosyal yaşantıda süreklilik arz etmelidir. Anne-baba çocuğun dikkatini çevredeki bütün seslere çekmeli ve doğru kelimelerle desteklemeli, işitsel uyaranları arttırmalı ve diğer insanlarla ilişki kurabileceği, kendisine güven duyabileceği normal bir çevre sağlamalıdır.

6. Aile eğitiminin başlaması: Günlük yaşam becerileri, anadil ve sosyal davranışlar ilk olarak ailede öğrenilir. Bu nedenle aile, işitme engelli çocuğun lisan öğrenmesinde çok önemlidir. Çünkü gerçek deneyimler, aile içinde vuku bulan tekrarlı aktiviteler sonucunda kazanılır. Bütün bu süreçte ailenin çocuğun işitme kaybını ve eğitim ilkelerini benimsemesi gerekir.

Çocukların konuşmaya bağlı iletişim becerilerini en iyi şekilde kazanabilmesi, bireysel cihazlarının olmasına, bilişsel düzeylerine, motor gelişimlerine, kendi başına hareket etme becerilerine, kişisel ve sosyal yaşantılarına bağlıdır. Eğitimde yararlanılacak konular ve kavramlar günlük yaşamdan seçilmeli ve çocuğun gelişimine uygun olmalıdır. Eğer eğitim içerisinde bazı teknikler çok fazla ve seçilerek kullanılırsa, işitme engelli çocuk derste öğrendiğini günlük yaşama taşımada ve diğer kişilerle iletişim kurmada problemlerle karşılaşabilir.

Konuşma eğitimi, sadece belirli konuşma modellerine bağlı kalmamalı, çocuğun konuşma ile iletişim kurmaya istekli olmasına; anlatma, soru sorma, açıklama, tanımlama, tartışma gibi yetişkinlerin kullandığı konuşma modellerine de bağlı olmalıdır.

Konuşmayı öğrenme sürecinin ilk aşaması, sesli-sessiz harflerin tekrarlatılmasından çok, doğru tonlama ile seslendirme yapılmasıdır.

İletişime girdikleri ortamda kullanılan anlamlı konuşmalar, zorunlu eğitimden daha fazla yarar sağlamaktadır.

D- Kas Gelişimi Yetersiz Çocuğu Olan Ailelere Öneriler

Çocuğunuzun kas gelişimi yetersiz kaldıysa ya da hiç gelişmediyse, kas gelişimini kuvvetlendirici faaliyetlerle ona destek olmanız gerekir.

 

Büyük kas gelişimini sağlayacak faaliyetler;

1. Büyük bir top tutturulur ve çocuktan topu rasgele atması istenir.

2. Belirli bir hedef belirleyip topu hedefe doğru attırma çalışmaları yaptırılır.

3. Uzaklık yavaş yavaş çoğaltılarak karşılıklı top atıp tutma çalışmaları yapılır.

4. Çeşitli malzemelerle bir yığın oluşturulur, topu yığına atıp devirme çalışmaları yaptırılır.

5. Yan yana dizilmiş nesnelerden (pet şişe, top, ceviz vb.) baştaki ortadaki veya sondaki nesneye vurma çalışmaları yaptırılır.

6. Çocuk önce düz bir çizgi, daha sonra yuvarlak çizgi üzerinde çizgiden kaymayacak şekilde yürütülür. Daha sonra bu çizgilerden yine çizgiden taşmadan geri geri yürümesi istenir.

7. Yere boş kutulardan veya tahtalardan bloklar konur. Çocuktan engellerin üzerinden birer adımla yürüyüş temposunu bozmadan geçmesi istenir.

8. Çocuğun önüne sandalye veya sıralardan engeller konur, dengesini bozmadan engellerin etrafından dolaşarak yürümesi sağlanır.

9. Çocuklardan önce ayak parmakları ucunda yürümeleri, daha sonra topuklarına basarak yürümeleri istenir.

10. Çocuktan, bir çizgi boyunca önce, çift ayak üzerinde zıplayarak yürümesi, daha sonra tek ayak üzerinde zıplayarak yürümesi istenir.

11. Merdiven basamaklarından tutunmadan yürüyerek inip çıkması sağlanır.

12. Çocuğa bedenlerini harekete geçirecek komutlar verilir ve bu komutlara uyması sağlanır. Örneğin komutlar şu şekilde olabilir: “Koş, yürü, zıpla, ağaçtan elma toplama hareketi yap, kuş gibi kanat çırp…”

 

Küçük kas gelişimini sağlayacak faaliyetler;

a) El ve parmak kaslarını çalıştırıcı faaliyetler:

1. El ve parmak jimnastikleri yaptırılır.

2. Çocuğa yumuşak bir top verilir ve eliyle topu belli bir süre sıkması istenir.

3. Bir kâğıdı eliyle sıkarak top haline getirmesi istenir.

4. Islak sünger sıktırılır.

5. Oyun hamuru verilir, rastgele oynaması istenir.

6. Çalışan veya söylenen bir müzik eşliğinde ritim tutarak el çırpması sağlanır.

7. Lego türü oyuncaklarla oynatılır.

8. Tamir aletleriyle çalışması sağlanır. Yarıya kadar tahtaya çakılmış bir çivinin tamamını çaktırma veya yarım vidalanmış bir vidayı sonuna kadar tornavidayla sıkma işi yaptırılır.

9. Sıkı kavanoz veya şişe kapakları açtırılıp kapattırılır.

10. Eldivenlerini giyip çıkarması istenir.

11. Fermuar açıp kapattırılır.

12. Büyük karton kâğıtlardan değişik yollar çizilir, minik bir arabayı bu yollardan dışarı çıkmadan sürmesi istenir.

13. Zımba ile kâğıt üzerinde inceden kalına doğru delikler açtırılır.

14. Orta sertlikte bir tel, bir kalem veya çubuğa düzgün bir şekilde sarılır ve çocuktan da aynı şekilde sarması istenir.

15. Bağlama çalışmaları yaptırılır.

b) Dizme çalışmaları:

1. Oyun hamurundan halkalar yaptırıp bir çubuğa dizdirilir.

2. Düdük makarna bir ipe dizdirilir.

3. Değişik renk ve şekillerdeki boncuklar, istenilen renk ve şekilde dizdirilir.

c) Uzay algısıyla ilgili çalışmalar:

1. İki çocuk karşı karşıya durur. Bir çocuk ayna görevini görür. Diğeri, karşısındaki çocuğun yaptığı hareketin aynısını yapmaya çalışır.

2. Öğretmen ellerini ve parmaklarını çeşitli şekillere sokar ve öğrencilerden aynı hareketi yapmasını ister.

3. Küpleri değişik düzenlerde dizme çalışmaları yapılır ve öğrenciden küpleri aynı düzenle dizmesi istenir. Öğrenci yapabildikçe küp sayısı arttırılarak faaliyete devam edilir.

d) Katlama çalışmaları:

Bir parça kâğıt istenilen şekilde katlanır ve çocuktan aynı şekilde katlaması istenir. Katlama işlemi basitten zora doğru geliştirilir.

e) Yırtma, kesme ve yapıştırma çalışmaları:

Rastgele kâğıtlar yırttırılır. Çocuktan gazete kâğıdında yer alan kare şeklindeki resimleri yırtarak çıkarması istenir.

f) Boyama çalışmaları:

1. Boş bir kâğıda istediği renk ve düzende boyama çalışmaları yaptırılır.

2. Boyaması istenilen şekiller için şablonlar hazırlanır. Boyarken taşırdığı yerler şablondan çocuğa gösterilir.

3. Nokta çizgilerle belirlenmiş şekil tamamlattırılır. Ortaya çıkan resim boyatılır.

4. Sınır çizgileri belirlenmiş şekiller, basitten zora doğru boyatılır.

5. Örneği boyanmış şekillerin benzeri, örneğine bakılarak boyatılır.

6. Çocuğa konu vererek resim çalışması yaptırılır.

7. Parmak boyası yaptırılır.

8. Patates baskısı ve ip baskısı türünde boyama çalışmaları yaptırılır.

g) Çizgi çalışmaları:

1. Karalama çalışmaları yaptırılır.

2. Çocuğun belli bir yönde çizgi çizebilmesini ve çizgi çizerken yön değiştirilmesini sağlamak için tahtaya veya kâğıda bir nokta konur, çocuktan konulan noktadan itibaren diğer noktalara doğru çizmesi istenir. Bitirdiğinde değişik yönlere yeni noktalar konularak çalışma devam ettirilir.

3. Çizgiyle bire bir eşleme çalışmaları yaptırılır. Örneğin, resimlerle gölgelerini eşleştirme çalışmaları yapılır.

4. İki benzer resim hazırlanır. Sağ taraftaki resimde eksik çizgiler bırakılır. Çocuktan bu eksik çizgileri sol taraftaki resme bakarak tamamlaması istenir.

5. Kesik çizgilerin üzerinden giderek çizgi çalışmaları yaptırılır.

6. Basitten zora doğru oklu noktaları birleştirerek çizgi çalışmaları yaptırılır.

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

Balıkesir Bandırma Şehit Öğretmen Mustafa Boz Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi

Kaynak:https://mbozmem.meb.k12.tr/icerikler/engelli-cocugu-olan-ailelere-oneriler_1422495.html
Yorumlar (0)
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)