24 Kasım Anı Yarışması

Devrek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Tarafından 24Kasım Öğretmenler günü  nedeniyle ilçemizde görev yapan öğretmenler arasında düzenlenen “Anı” yarışmasında okulumuzdan dereceye giren Gülyaşar ABAY ve Melek DEMİR öğretmenlerimize ödülleri İlçe Personel Yüzbaşı Yıldırım YÜRÜK tarafından  takdim edilmiştir.

14 / KASIM / 2017

DENİZ YILDIZI

 

      Hiperaktivite  ve dikkat eksikliği! Son yıllarda ne kadar çok duymaya başladık bu kelimeyi. Çok değil 10 – 15 yıl öncesine  kadar parmakla sayılacak derecede  az olan bu  çocuklardan şimdi her okulda ve her sınıfta en az 3 -4 tane bulunmaktadır  ve  ne yazık  ki  sayıları her geçen gün artmaktadır.Aile desteği  de yoksa bu öğrencilerin eğitimi  öğretmenler için en zor grubu oluşturmaktadır.

Şimdi sizlere  yıllar önce okuttuğum  böyle bir öğrencimi anlatmak istiyorum.  Yıl 2002 – 2003  Eğitim ve Öğretim Yılı . İlçemizin Gazi İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktaydım. O yıl 1. Sınıfları okutuyordum.Öğrencilerimizin bir kısmı ilçe merkezinden bir kısmı da köylerden gelmekteydi. Samet te bunlardan biriydi. Saçları  turuncuya yakın, yüzünde çilleri olan   şirin mi şirin bir  öğrenciydi. Derslerde  yerinde duramıyor, sürekli geziniyordu.Beş  dakika oturmuyor, çöp kutusuna gidiyor,  dolabını karıştırıyor veya pencereden dışarıyı izliyordu. Arkadaşlarını  itip kakıyor , kuralları sevmiyordu. Dikkati en küçük bir harekette  hemen dağılıyor dersten kopuyordu. Onun dikkatini toplayıp derse katmak günden güne zorlaşıyordu.Arkadaşları ile iletişim sorunları da yaşıyor, bu nedenle  bazenyalnız kalıyordu.Ama bütün yaramazlıklarına rağmen  onu çok seven arkadaşları dayanamayıp onu yine oyunlarına alıyorlardı.Konuşmaya başladığında  ise çok ilginçtir büyümüşte küçülmüş gibiydi. Yaşından büyük cümleler kuruyor , verdiği cevaplar karşısında beni ve arkadaşlarını şaşırtıyordu. Bu nedenle ona kızamıyorduk veya kızsak ta şirinlikleri ile hemen gönlümüzü alıyordu.“Neden yapıyorsun Samet?” dediğimde“ İçimden geliyor öğretmenim” diyordu.

Anne ve babasının anlattığına göre evinde de durum çok farklı değildi.Derslerini  yapmıyor,uyumakistemiyor,televizyonu çok izliyor ve yaramazlıkları yüzünden  sürekli kendisine  zarar  veriyordu.Baba kamyon şoförü , anne ev hanımı idi. Samet tek çocuktu.Ekonomik olarak  zor geçiniyorlardı. Tek amaçları Samet’i okutmak ve meslek sahibi yapmaktı. Bu nedenle Samet‘in durumu ailesini çok üzüyordu.

Durum her ne kadar kötü görünse de  Samet kazanılamayacak bir çocuk değildi.İlk önce  babasının olduğu bir akşam eşimle birlikte “ ev ziyareti ” yaptık. Onu ne kadar sevdiğimizi   ve değer verdiğimizi hissettirdik. Samet’in görüşlerini de dinleyerek hep beraber bazı kararlar aldık.  Uyku saati  vebeslenme alışkanlıkları ile ilgili düzenleme yaptık:“ Kantin , bakkal ve marketten şeker, cips ,  çikolata vb.  enerjisini artıracak  yiyecek ve içecekler  sınırlı alınacak. Mümkün olduğunca annemizinyemeklerinden yenilecek.Çokseverek izlediği televizyonu da süreli  ve kontrollü  izleyecekti.” Sınıfta  , arkadaşları ile birlikte Samet’e de sorumluluklar verdim.Onu her güzel davranışında  arkadaşlarının önünde  ödüllendirdim.  Arkadaşlarına zarar vermediği sürece yaramazlıklarını da  affettim.  Her hafta sonu yaptığımız sosyal faaliyetlerden “ İzcilik çalışmalarına” kattım.Satranç kurslarına katılmasını  sağladım , .enerjisini atmasına yardımcı olacak her türlü etkinliğe kattım

Epeyce bir araştırmadan sonra o zaman ki adı Karaelmas olan Bülent Ecevit Üniversitesi’nin Çocuk Gelişim uzmanından  randevu aldım. Anneyle birlikte götürdük Samet’i. Uzman Samet  ile bireysel görüşmesini  yaptıktan sonra gözlem formları verdi. Onları doldurdum. En sonunda Samet’e

“ Hiperaktivite ve dikkat eksikliği”  teşhisi koydu ve “Bu çocuklar bir bıçağın üzerinde yürümektedir hocam. Çok zekidirler. Bilinçli bir şekilde desteklenirse ve eğitimlerine dikkat edilirse  profesör bile olabilirler ama desteklenmezse  de çok azılı bir suçlu olabilirler. Gelişimleri salyangoz hızıyla olur.Bu  nedenle  çok sabırlı olmak gerekir.” dediğini hiç unutmuyorum.Doktor hanımın teşhisinden sonra  o gün ilk defa   “Hiperaktivite ve dikkat eksikliği ” sorunu olan bir öğrenciye sahip oldum. Doktor hanımın tedaviyi  desteklemek  için verdiği ilacı duyan baba bu duruma hemen önyargı ile yaklaşıp toplumsal tepkisini koydu ve   “Benim çocuğumun hiçbir şeyi yok hocam!” dedi .Anladım ki  o saatten sonra uzmandan alacağımız yardımda kesilmişti. Bu şekilde büyük zorluklarla birinci sınıfı bitirdik.

İkinci sınıfa  geçtiğimizdede durum yine aynıydı.Birinci sınıfta aldığımız kararları tekrar uygulamaya başladık. Anne ile sürekli veli görüşü yapıyor , durum değerlendiriyorduk. Nihayet yıl sonuna doğru sabrımızın meyvelerini  almaya başlamıştık. Artık arkadaşları  tarafından  oyunlara alınıyor, derslerde daha az geziniyor , annesinebazı işlerinde yardımcı oluyor, televizyon yerine sokakta oynamayı tercih ediyor ve derslerinde özellikle matematikte çok başarı gösteriyordu. Satrançta da çok iyiydi. Bu güzel gelişmelerden  sonra3. sınıfa geçtiğimiz  yıl Samet’in de BİLSEM  sınavlarına  girmesini   sağladım. Sınav sonuçları açıklandığında ne oldu biliyor musunuz ? İlçedeki en yüksek puanı aldı ve Zonguldak’ ta ki bu okula girmeyi hak etti. İki yıl devam ettiği bu  okulu  çok sevmesine rağmen  maddi yetersizliklerden dolayı  ne yazık  ki  bırakmak zorunda kaldı.

4. sınıfta daDevlet Parasız  Yatılılık ve Bursluluk  sınavlarını kazandı. O kadar mutlu oldu ki! Bir kez daha kendine güveni geldi. İlk maaşı ile arkadaşlarına kurabiye alıp geldiği günü hiç unutmuyorum. Sonradan öğrendim ki maaşını özellikle  babasının çalışamadığı kış aylarında evin ihtiyaçlarını karşılasın diye hep annesine vermiş.

Ayrılık zamanı  gelip çattı en  sonunda . Mezun ettim çocuklarımı. Yeni birlerle tekrar yola çıktık. Fırsat buldukça ortaokula geçen öğrencilerimi ziyaret ediyor, sorunlarını dinliyor ve  yardımcı olmaya çalışıyordum. Ortaokula geçince sınıflar yeniden bölünmüş , Samet’in  iyi anlaştığı  arkadaşları diğer sınıflara düşmüştü. Yani Samet yeni sınıfına uyum sağlamakta zorlandı. Her birinin ergenlik dönemine girdiği bu yıllarda kişilik değişimine  en çok uğrayanlardan biri de Samet oldu  maalesef .

1. Sınıftaki Samet geri gelmişti sanki. Yaramazlıklarından ötürü sınıftan da dışlanınca tamamen sorunlu bir çocuk olmuştu.Derslerden özellikle matematik dersinden iyice koptuğunu öğrenince çok üzüldüm.Çünkü bu güçlü yönüyle kazanmıştı BİLSEM  sınavlarını. Bazen ilkokuldaki arkadaşlarından onu en iyi anlayan  Neslihan , Merve ve Turgay’la işbirliği içinde olduk. Derslerini aksatmaması için elimizden ne geliyorsa yaptık. Ele avuca sığmayan Samet’i  en sonunda sekizinci sınıftan mezun ettik.

Zonguldak İMKBAnadolu Öğretmen Lisesi’ni kazanan Samet’in  sıkıntıları bu okulda da devam etti ne yazık  ki. Okuluna ziyarete gittiğimde çok şaşırdı ve çok duygulandı. Ayrılırken

“ Sonuna kadar senin arkanda olduğumu unutma oğlum” dedim. Bir yıl sonra kızımda aynı okulu kazanınca Samet’i takip etmek artık daha kolay oldu. Sık sık kızımdan haber göndererek , telefonla  arayarak ve okuluna giderek durumunu değerlendiriyorduk. Veli toplantılarına gittiğimde mutlaka Samet’in hocalarıyla da görüşüyordum. Bu şekilde geçen dört yılın  sonuna  doğru sakinleşti  Samet . Üniversite sınavlarını da  kazandı .Nereyiderseniz,Dokuz Eylül Üniversitesi Özel Eğitim Öğretmenliğini.  Şu anda hala orada okuyor.Üniversiteyi kazandığını öğrendiği gün teşekkür etmek için  beni ziyarete gelmiş. “Neden bu bölüm oğlum?” diye sorduğumda  “ Benim gibi olan  çocukları kurtarmak için öğretmenim . Deniz yıldızı hikayesindeki  gibi  bir tanesinin bile hayatını  kurtarsam kârdır.” cevabını  verdi.

Evet ,Samet’in 1. sınıftayken  söylediği gibi “ hiperaktif ” denilen bu çocuklar ,  çeşitli  nedenlerden dolayı,içten gelen dürtülerle  kendilerini kontrol edemiyorlar. Aşırıhareketli   oldukları  için sorunlu öğrenci gözüyle bakılıyor  ve bulundukları gruplardan hatta toplumdan   dışlanıyorlar.Oysa birazcık hoşgörü ,  birazcıkta aileyle işbirliği yaparak  ve mutlaka uzman desteği alarak  bu  çocuklarımızı kazanabiliriz.Ailelerin  ve çevrenin önyargılarını kırmalarına yardımcı olabiliriz.

Gelişim dönemlerine  uygun  taktikler  kullanabiliriz. Sosyal  faaliyetlere yönlendirebiliriz.Televizyon , bilgisayar ve interneti sınırlı kullandırabiliriz.Enerjilerini artıracak  yiyecek ve içeceklerden uzaktutabiliriz .Saçın üç ayağı dediğimiz “ öğrenci –öğretmen ve veli ” işbirliği içinde hareket  edebiliriz.

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ’ ün , “ Gelecek için hazırlanan vatan evladına , hiçbir güçlük karşısında baş eğmeyerek  tam sabır ve dayanma ile çalışmalarını ve öğrenimdeki çocuklarımızın anne ve babalarına da  , yavrularının tahsillerinin tamamlanması için her türlü fedakârlığı gözealmaktan çekinmemelerini tavsiye ederim.” diyerek anne ve babalara, “Öğretmenler , yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” sözüyle de biz öğretmenlere çok  büyük görevler düştüğünü  hatırlatan bu sözlerini  aklımızdan çıkarmamalıyız..Unutmayalım ki , sevginin , empatinin, sabrın vezamanın  çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur.

 

Saygılarımla…

 

 

                                                                                                                                                       Gülyaşar   ABAY

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

Zonguldak Devrek Fatih İlkokulu

Kaynak:https://devrekfatih.meb.k12.tr/icerikler/24-kasim-ani-yarismasi_3945126.html
Yorumlar (0)
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)