Okul Müdürümüz Mehmet Günaydın' In 18 Mart Çanakkale Zaferi Mesajı

Okul Müdürümüz Mehmet GÜNAYDIN 'ın 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ Mesajı

 

Dünya için de çok da önemsiz bir cepheydi Çanakkale,

Öyle düşünüp geldiler bu topraklara,

Ve geldikleri gibi gittiler.

 

Çanakkale, savaşın dönüm noktası olmuştu

Çanakkale, savaşın buluşma noktası olmuştu.

 

Bundan tam 106 yıl önceydi, En son şehidimizi 8 ocak 1916 da verdik.

Ve aradan tam 106 yıl geçti. 9 Ocak günü her şeyini alıp gittiler.

Alamadıklarını yaktılar yıktılar, Yakamadıkları bu topraklardı.

Yıkamadıkları Zaferimizdi.

 

Milattan önce 5. Yüzyılda Troya da ne olduysa 1915 de Çanakkale de aynı şey oldu.

Ve yurdumuza bir kast için bütün Türkler, omuz omuza, yürek yüreğe gelip burada Anadolu oldular ve bize bu barışı getirdiler.

 

Tarih boyunca hiçbir millete nasip olmayan ve yüce Türk Milleti'nin kahraman evlatlarınca yaratılan bir büyük mücadelenin, şairin ifadesiyle, Bedr'in aslanlarının kükrediği ateşten bir imtihandır Çanakkale... Kınalı kuzuların gül bahçesine Girercesine şehadete atıldığı bir yerdir Çanakkale... 

 

Türk milletinin sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfası olan Çanakkale Muharebeleri, siyasi açıdan birçok emelin, ihtirasın, idealin düğümlendiği, askeri açıdan ise insan gücünün, azminin ve inancının tarih yazdığı muharebelerdir.

   Çanakkale, öyle bir mücadeledir ki, bir milletin mücadelesinin önemli bir safhasını teşkil etmiş; Gelibolu'da yarattığı Atatürk'ü milletin geleceğe ait vazgeçilmez önderi yapmıştır. "Ben, size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler, başka komutanlar geçebilir." İşte Atatürk'ün bu sözü Çanakkale Zaferi'ni yaşatan inancın göstergesidir.

 

    Osmanlı Devleti'nin yıkılış sürecinde olan bu savaş I. Dünya Savaşı'nın da önemli bir cephesini oluşturmaktadır. Bir tarafta yıllardır süren savaşların etkisiyle yorgun ve yılgın, silahları eski ve yetersiz, ikmal sistemi yok denecek kadar zayıf bir durumda olan Osmanlı ordusu varken; diğer yanda güçlü sanayi ve teknoloji ile beslenen, kolay zaferler peşinde koşan düşman kuvvetleri vardı. Bu sebeple zamanın en güçlü deniz filosu oluşturulmuştu. Çanakkale denizden geçilecek ve imparatorluğun tüm direnme gücü kırılıp müşterek hedefe ulaşılacaktı.

 

      Çanakkale sırtlarında savaş başladığında düşman güçlerinde en modern silahlarla 506 top namlusu mevcutken; bizim birliklerimizde sadece 72 top bulunmaktaydı. 506 güçlü toptan atılan korkunç mermiler boğazın iki yakasını toz-duman içerisinde bırakmıştı. Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY bu anı ne güzel tasvir eder:

 

"Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? 

 En keşif orduların yükleniyor dördü beşi,

 

Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

...  

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

       Sönüyor göğsünün üstünde o Arslan neferin.

           

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,

    Atılan her lağamın yaktığı yüzlerce adam.

   

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,

   O ne müthiş tipidir savrulur enkaz-ı beşer."

Çanakkale Zaferi'nde ilk taarruzu gerçekleştiren, Nusret mayın gemisidir. Elde kalan son 26 mayınla 8–9 Mart gecesi ustalıkla yapılan bir planlamayla gerçekleştirdiği mayın dökme harekâtı ile bir filoyu perişan ederek geri püskürtmüştür. Çanakkale Boğazı'nı denizden geçemeyeceğini anlayan düşmanın karadaki harekâtı da başarısız 

olmuş ve kahraman Türk askeri düşman güçlerine "ÇANAKKALE GEÇİLMEZ" dedirtmiştir.

   

Böyle bir başarı sadece işgalcilerin güç ve gururunu değil, milletimizin makûs talihini de yenmiştir. Bu çetin mücadelede düşman güçlerinin dikkate almadıkları bir nokta vardı. O da sadece silahlar değil, onu kullanan insan ve iman gücüyle beslenen inançtı. İşte Edremitli Seyit'in destanı: 270 kiloluk top mermilerini namluya sürerek böyle bir zaferin banileri arasında olmuştur. Bu güç başka neyle açıklanabilir ki?

 

Son taarruz 6 Ağustos gecesi başladı.

Generallerin ön safında dövüştüğü, erlerin ellerindeki silahını atıp gırtlak gırtlağa boğuştuğu bir çarpışmaydı.

Müttefikler boğazı geçemeyeceklerini anlayınca 1915 Aralığında gizlice çıkıp gittiler.

Geriye ağır bir ölü bilançosu kalmıştı: 500 bin.

Türkiye en geç beyinlerini 1895'liler kuşağının aydınlarını, 250 bin evladını Gelibolu'nun toprağında yitirdi.

Geride dillere destan olmuş bir mücadele ve asırlarca yankılanacak bir ses kaldı.

"ÇANAKKALE GEÇİLMEZ."

 

   Aziz şehitlerimiz yattıkları yerlerde şunu hissetmelidir ki, kanlarıyla suladıkları bu kutsal vatan toprakları bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da gençliğimiz ve tüm milletimiz tarafından en kutsal emanet olarak müdafaa ve muhafaza edecektir.

 

Çanakkale Zaferi mukaddes bir zafer olarak tarihteki yerini alırken, gelecek yüzyılları aydınlatacak olan Mustafa Kemal gibi bir güneşi ortaya çıkarması açısından da ayrı bir önem arz etmektedir. Bizlere böyle bir zaferin gururunu yaşatan binlerce şehit ve gazilerimizi şükranla anıyoruz. Şehitlerimizin RUHLARI ŞAD OLSUN.  

 

Bu gün tam 106 yıl geçmiştir bu yaşananların üzerinden.

O gün bu topraklar savaşın buluşma noktasıyken,

Bu gün bu topraklar, şimdi aydınlığın, yapıcılığın ve barışın buluşma noktası olmuştur.

 

Sözlerimi onlara verilecek en güzel hediyeyi veciz bir şekilde dile getiren milli şairimizin şu dizeleriyle noktalamak istiyorum:

 

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, 

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

 

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! 

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

 

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...

Bedr'in Arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

 

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? 

"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.

 

Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber;

Sana agûşunu açmış duruyor Peygamber.

 

Mehmet Akif ERSOY

 

 

 

 

Mehmet GÜNAYDIN

Okul Müdürü

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

Düzce Merkez Uzun Mustafa İlkokulu

Yorumlar (0)
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)