Miraç Kandili

LEYLE-İ MİRAÇ 

    Evvelâ Miraç gecenizi en kalbi duygularımla kutluyor; bu gecenin İslam âleminin ittihadına, memleketimizin birlik ve beraberliğine, huzur ve saadetine vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum.

    Miraç, Habib-i Kibriya Efendimizin (sav.) en büyük mucizelerinden biridir.   

     Mucize; aciz bırakmak, Allah"tan başka hiç kimsenin yapamayacağı fevkalâde bir hâdise, harika bir durum demektir.

     Aslında bu âlemde her şey mucize. Bir çekirdekten koca bir ağacın, yumurtalardan civcivlerin, bir damla sudan insanların yaratılması mucize değil mi?

    Kafatasında saçın bitmesi, mevsimlerin değişmesi, gece gündüzün gidip gelmesi, birbirine değmeden yağmur ve kar tanelerinin yağdırılması mucize değil mi? 

    Çekirdekten ağaç, ağacın dalında meyve, annenin karnında çoçuk, tavuğun içinde yumurta, yumurtanın içinde civciv, bir daneden yüzlerce mısır yaratmak mucize değil mi? Fakat bunların ekserisi bir sebeple halk edildiği için ülfetimizden dolayı o gözle bakamıyoruz.

     Şu uçsuz bucaksız kâinatı yaratan, çok ince bir nizam ile devam ettiren kudreti nihayetsiz, ilmi sonsuz ve iradesi mutlak olan Cenab-ı Hak, seçkin ve müstesna kulları olan peygamberlerinin kendi katındaki izzet ve kıymetlerini diğer insanlara ispat etmek için de nice mucizeler göstermiştir.      

     Bizleri rüya vasıtasıyla en uzak yerlere götüren, gözümüzü bir anda 150 milyon km uzaktaki güneşe ulaştıran, hayal vasıtasıyla en uzak mekânlarda gezdiren sonsuz kudret sahibi Allah; iki âlemin güneşi olan Habib-i Edib Efendimizi de bedeni ile beraber bir anda ulvi alemlerde gezdirmiştir. 

     Miraç mu'cizesi nübüvvetin 12. Senesinde, Recep ayının 27. Gecesinde vuku bulmuştur. 

     Resul-i Ekrem Efendimizin (SAV.) amcası Ebu Talip ve sevgili eşi Hz. Hatice validemizin vefatının ardından, Efendimizin; "Hüzün yılları" diye nitelendirdiği bir zamanda Cenab-ı Hak onu huzuruna davet etti, ulvi âlemlerde gezdirdi, ilahi ihsanlara mazhar kılarak teselli etti.         

    Miraç; "Zât-ı Ahmediyenin (sav.) meratib-i kemalâtta seyr ü sülûkünden ibarettir." 

    Miraç mucizesi Habib-i Kibriya Efendimizin (sav.) Cenab-ı Hakk'ın yanındaki itibarının, izzetinin ve şerefinin ne kadar büyük olduğunun bir ifadesidir. "(Peygamberin) gözü şaşmadı ve sınırı aşmadı. Andolsun ki o, Rabbinin ayetlerinden en büyüğünü gördü." (Necm Suresi, 53/17-18)  

    Akıl ve marifette en ileri, esmâ-i ilahiyenin en mükemmel aynası ve saltanat-ı ilâhiyenin en büyük dellalı olan Habib-i Kibriya Efendimiz (sav.), ferşten arşa yükseldi, yedi kat semayı geçerek Sidret-ül Münteha ve Kab-ı Kavseyne, yani imkân ve vücub arası olan ilâhi visalin en mahrem bucağına erişti, cenneti ve cehennemi görüp birçok gaybi sırlara vakıf oldu ve buna rağmen şöyle buyurdu: "Subhâneke maarefnake hakkamarifetike ya maruf" (Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben seni tam bir marifetle bilemedim).            

    Miraç mucizesinin en mühim bir hediyesi ve en kudsi meyvesi olan namazın, miracımız olması dileği ve dualarda buluşmak umudu ile...

Haberin devamını okumak için buraya tıklayınız.

Erzurum Narman Narman İmam Hatip Ortaokulu

Yorumlar (0)
Yorumunuz en az 10 karakter olmalıdır.(0)